17 Haziran 2011 Cuma

ÇİVİ ÇORBASI

ÇİVİ ÇORBASI
Fırtınalı karanlık bir gecede, evsiz barksız garip bir adam sığınacak yer arıyordu. Kapısını çaldığı yaşlı, cimri bir kadın, "İsterseniz girin ama,"dedi. "Ne yiyecek var evimde ne yatacak bir yatak... Şu tek yatak bana ait. Siz sandalyede uyuyacaksınız."
Adamın karnı çok açtı, öyle de olsa kabul etti. Girdi içeri, ateşin yanına oturdu, cebinden çıkardığı eski bir çiviyle oynamaya başladı.

"Şu çiviyi görüyor musunuz? İnanmayacaksınız ama dün akşam çok güzel bir çivi çorbası pişirdim ben. İsterseniz size de bu akşam pişirebilirim."
"Çivi çorbası ha! Olur mu böyle birşey? İnanmıyorum."
Yaşlı kadının kafası karışmıştı. Meraklandı da üstelik.
"Sizin tencereniz ve suyunuz var mı?" dedi garip adam.
"Elbette," dedi yaşlı kadın, bir tencereye su koyup getirdi. Birlikte mutfağa geçtiler. Adam tencereye çiviyi attı, kaynaması için ocağa koydu.
"Biraz tuzunuz ve karabiberiniz var mı?"
"Belki," dedi yaşlı kadın isteksizce. Çiviye çeşni vermek için bir dolaptan tuz ve karabiber çıkardı.
Yaşlı kadın kaynamakta olan tencerenin kapağını kaldırıp bakarken, garip adam iç geçirdi.
"Şöyle yarım baş soğan olsaydı, fena olmazdı."
"Ah! Biraz var sanırım!" dedi yaşlı kadın, çivili çorba hayali kurarken, kilerden soğan aramaya gitti.
Garip adam kadının açtığı sandığın yiyecek dolu olduğunu gördü, ama hiç belli etmedi. Sonra beş-on dakika pişirmeye bıraktı. Çorbayı karıştırıken söylendi.
"Bu soğanla birlikte biraz patates ve havuçta olsa ne güzel olurdu. Hani olsaydı diyorum..."
Yaşlı kadın yine kilere koştu, getirdiği patates ve havuçları da attılar tencereye. Çorba mis gibi kokmaya başladı.
"Akşamları çivi çorbasının etlisini ben pek severim. Biraz et olsa, kral yemeği olurdu bu," dedi adam.
Yaşlı kadının getirdiği bir parça eti de kattılar tencereye... Çorba pişerken garip adam masaya baktı.
"Benim çivili çorbam, güzel bir masa örtüsü üstünde, porselen kapta, yanında da iki mum olursa ne güzel yenir!"
Kadın güzel bir masa hazırladı. Bir şölen için gerekli herşeyi yaptı.
"Bu çorbanın yanında biraz da ekmek olmalı." dedi adam.
"Biliyorum," dedi yaşlı kadın. Taptaze mis gibi bir somun getirdi.
Gerçekten çok iyi bir çorba olduğu belliydi. İyi bir yemek yediler. Yaşlı kadın o güne kadar bu çorbadan daha güzel bir yemek yemediğini söyledi.
Kilerden peynir gibi başka yiyeceklerde getirdi. Karşılıklı öyküler anlattılar, gülüştüler, hoş bir akşam geçirdiler.
Mumlar sönünce yaşlı kadın gariban adama yatağında yatabileceğini söyledi. Kendisi sandalyede, ateşin yanında uyuyacaktı. Adam yatağa uzandı, derin bir uykuya daldı.
Ertesi gün giderken yaşlı kadına konukseverliği için teşekkür etti.
"Hayır, hayır! Asıl ben size teşekkür ederim," dedi yaşlı kadın. "Çünkü siz bana bir çiviyle nasıl çorba pişirilebileceğini öğrettiniz."
"Abartacak birşey yok." dedi garip adam. Gülerek geri çekildi. Cebindeki çiviyi yokladı. Onu bir başka akşam yine aynı şekilde kullanacaktı.

2 yorum:

ebru dedi ki...

Çivi bahane dostluk ve muhabbet şahane. Öykü için teşekkürler.

mandalincikmazi dedi ki...

Akıllı adamış alem etmiş kallem etmiş hem çorba hem yatağı kapmış :))